Pamuk şeker rengi çocukluk düşüncelerim hastalandı. Nihil-
Başladım olmadığım herkesi anlarmışım gibi davranmaya yine. Ellerimden mürekkep akıyor ve oluyor bir hayata nesir. Sırlarımın sonunda, sabrımın sınırında, elimden düşen hayallerin ortasında yerde, Endişe ve şüpheden uyuyamadığım gecelerin aksine çiçeklerle dolu bir bahçede. Bekliyorum- bir pazar gecesi içime doğan sessizliğin ardındaki eli kanlı canavarları gör ve gözlerimi kapat diye. Ama unutmuyorum bakışlarında gizlediğin hüzünlü oğlan çocuğunu, unutmuyorum sabaha karşı kalbime dokunan gözlerini, korkma. Fakat korkuyorum, unutacaksın. Ben hiç bilemedim korkumun üzerine giderek nasıl onunla barışabileceğimi. Ben hiç olmadım kendim, veya kendim sayesinde güçlü ve tek galibi kendi seçimlerimin. Önüne geçmeye gücümün olmadığı düşünceler akıyor zihnimde. "Ne diyor bu?" Anlamsız kelimelerle karamsar cümleler inşa etmiyorum, hayır. Basitçe ortada duran gerçeklere çarpıcı farkındalıklar armağan ediyorum. Bir bardak içkinin içine baktığında boğulur gibi hissettiğinde, gitmeye ihtiyacı olan düşüncelerin, olduğu yerden kalkamayacak kadar kendinden geçince, kendini zannettiğin kadar büyük olmadığını fark ettiğinde, savrukluğunun cezası olarak bir kadını kaybetmiş olacaksın. Kendini, ya da sana kendini sevmenin yolunu öğretmek istemiş birini. İnsan sadece ölünce kaybetmiyor sevdiklerini, ayıramadığı zamanın ağırlığıyla hiçe saydığı kalpler de "hoşçakal"dır. Ama insan, sanki en büyük koleksiyoncuymuş gibi, sanki hepsi kendi sunumunu bekleyen parçalardan ibaretmiş gibi, utanmadan biriktiriyor başka kalpleri. Ve biriktirdiğini zannettikçe, azaltıyor kendini. Bir daha eskisi gibi olamayacak olan her şey gibi. Kaldır kadehini- Melis Erdogan
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|