Bir gökyüzü bir çatı katının kitli camında mahsur.
Sonralar olur soramazsın neden diye, çok sorasın gelir bazen köşedeki tekelde bekleyen adama, kahvede saatlerce oturup boşluğa göz diken gence, senin de nedenlerin olmaz bazen. Yani olur da, o hiç konuşmak istemediğin anda, istemekten vazgeçtiğin bir gece yarısında. Yalnızca hissedersin ama hissettiremezsin. Kalır içinde.Büyür. Biraz şöyle sağa kaysa dersin sola çok mu yüklendim. Yok, kıpırdamaz, yok. Beni duvarların arasına değil uçsuz bucaksızlığa kapatıyorlar. Yaptıklarımın yanlış olduğuna ve tek sorumlusunun ben olduğuma, kocaman ve temiz gördüğüm bir şeylerin kirliliğine inanıyorlar. Ne zaman bir şey söyleyecek olsam duruyorum, orada, ne zaman olman gerekse olamadığın bir yerlerde. Ben de durmam-söylerim sanıyorum ama susmak çok yakışıyor dudaklarıma. Sabahlar sokaklara dökülüyor, bardaklar doluyor boşalıyor. Buz gibi, buz gibi parmak uçlarım. Unutmaya çalışıyorum, unutmaya çalışılıyor bir şeyler bu masalarda. Hiçbirimiz birbirimizin neyi unutmaya çalıştığını bilmiyoruz. Bazen ağzımı açıp geçen gün neler olduğunu anlatmak istiyorum ama, Hayır, kimse yok ve artık ben bir şey olursa koşup sadece kendimle konuşuyorum. Bunlar benim özgürlüklerim değil, neden kıskanıyorum onları? Ne alıp veremediğin var diyecek olurdu, susardı belki de. O susardı ama ben anlardım. Zamanın bir hızı yok, sadece dalga geçiyor. Sadece ilerlenir sanmalar bizi hep aynı yerde bırakıyor. Büyümek göz göre göre pişmanlık edinmek mi? Yapabileceklerini hayal edip sonunda kılını bile kıpırdatmamak ve hep özlem duymak. Ne verecektim dünyanın en güzel günaydınına karşılık? Hiçbir şey; elimdeki her şey, hiçbir şey oldu. "Kaçtıkların, vardığın yere senden önce gelmişler.“ Tebrikler bundan kurtulunmuyor. M.E
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|