Kocaman basamakları olan merdivenlerde dizlerimin bağı çözülürdü.
Ya adım atmayı bilmiyor ya da öğrendiğim her şeyi bir süre sonra unutuyordum. Unutmamak için yazdım. Hem tüm adımlarımı, hem tüm basamakları, hem düşüşleri, yükselişleri, düzlükleri, engebeleri yollar değişiyordu, değişen yollar ve insanları yazdım. Her şeyi unutuyorum ve her şeyi hatırlıyorum. Detaylarına kadar yazdım kafamdaki haliyle her şeyi. Uydurmadığımdan emin olmak için şüphem olan satırlarda özür diledim. Böylece ne yaşadıklarımı unuttum ne unuttum sandıklarını. Artık ora'da olmadığım her yeri tenime, verdiğim sözleri tutma inadımla baş edemezken bile, ateş böcekleriyle ilk tanıştığım kapkaranlıkları aklımın en derinlerine, kendi kendime devam edecek sebepler buldum sanarken de; bir sabah balkona çıkarken sigara paketinden çocukluğumun sarılı olduğu şarap lekeli çarşafı yakarken, tarih tekerrürden ibarettir, ben olduğum yerde dururken yerimi başkalarının almış olmasını göz ardı etmeye çalışırken, ayaklarım buz gibi ve zaman konseptine hiç bulaşmamış bir kadının zamanla yok olması gibi, kadehlere artık alkol yerine gökyüzü dolduruyorum. Tüm o anlamsız şeyler nasıl da anlamlanıyor iş işten geçtikten sonra. Bir döngü var ve bu döngüden çıkılır mı bilemem ben. Hiç elini tutabilir mi en kötü tarafını bile sevmeden? Hep kötü tarafın. Ya artık iyi olmak için şans yoksa. M.E
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|