"Kendini tanıyor musun?" diye sordu.
Bu nasıl bir soru dedim içimden.Kim kendini tanımazdı ki? Çok basitti kendini tanımak.Ne zaman ne istediğini biliyorsan, kendinle tanışmış sayılmalısın.Ama hayır, öyle değilmiş o iş. Yokuş aşağı inerken hissettiğin kadar olağan hissedersin kendini tanıdığın hakkında yanılırken.Oraya nasıl çıktığını, nefesinin kesildiği anları, bacaklarına sıcak ağrıların saplandığını, tepede bulmayı umduğunu bulamadığın için iniyor olduğunu unutuverirsin.Aşağı inmek kolay diye, o eğim ayaklarınla uyum içinde akıp gidiyor her adımda diye, bir kere denedin bir daha deneyemeyecek kadar yorgunsun diye...böyle böyle kandırırsın kendini.Kendini kandırdığını bile itiraf edemeyen insan, kendiyle tanışmış mıdır? Misal, bu sabah evden çıkarken aklına hiç gelmeyen her şeyin gece yatmaya yakın başına hücum ettiği gerçeğiyle yüzleştin mi?İşte o gerçek, ne istediğini bilmeyen birinin gerçeği olabilir olsa olsa.Çok güzel unutup çok çabuk hatırlarsın her şeyi.Çok kısa sürer hayal kırıklıkların çünkü gerçeklerden payını almıştır çoktan kırgınlıkların.Kimlerle tanıştın, tanışıyorsun, tanışacaksın -da, gece aklına dolan şeyleri kendinden başkasına (kendine bile) yüksek sesle söyleyemezsen, kendinle hiç. M.E
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|