Savaşmadan da barışabiliriz dedi.
Kısık sesle- savaşmadan da barışırız. bir kağıt parçasında saklanan birkaç saat anı ve insanın bıçak açmayan ağzından saatlerce sohbet döktüren geceler için. Kapı eşiğinde sonsuza kadar saklanacak bitmiş günler için. Söz verilmiş ve tutulmamış anlık sevgilerle yemin edilmiş arkadan yemin bozan ellerle, dağınık topuzunun arasında düzene muhtaç bir kız çocuğu pembe tokasını yakıştırmaya çalışıyor kadınlığına yeteri kadar inanırsa savaşmadan ve yara almadan barışabiliriz diye düşünüyor ama insanlar en çok yaralamayı ve en çok kanattıklarını görmeden esas ben yara aldım diye suçlamayı sever. Duymadıklarını bağırmadım, anlamadıklarını anlatmaya çalışmadım susmam istendiğinde ağzımı bile açmadım fiili bir çatışma yok ortada ama yenilenle yenenin belli olduğu olay örgüsü zaten savaş değil mi? Her şey nasıl da bir gece üzerine örttüğün örtünün teninde bıraktığı kokuyla değişirmiş, insan insanın yabancısıymış, tersine neden inanmaya çalışıyoruz? Sen yabani otlar arasında sırf dikenleri var diye kendini gül zanneden devedikeni. En sevilmeyecek halinle öylece durup sevilmeyi bekleyen. Peki ya bir gün gerçekten sevilirsen? Ya bu hep alışık olduğun döngünün kırılacağı gün kibrinden kaybettiğin sevilme ihtimali hep aklının bir kenarında durursa? Yağmurda çok ıslanmaktan şikayet edip duruyorsun ve her defasında bulduğun ilk çatı altına saklanıyorsun- sonra o kaçtığın bulut gidince şöyle diyeceksin; bir kez gökkuşağı görmüştü kalbim ben hiç haketmezken. “anla artık arayan içim evin yol, evin yok, evin yalan” M.E
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|