Gölge altında oturup gözlerini güneşe dikerken hissettiğin dinginliği, aklında durduk yere canlandırmayı dene.
Bazı anların harareti içerisinde adım atamadığın prensipleri kendine sadece sıradan zamanlar için edinmişsin. Sıradan, hiçbir şeyin olmadığı;ya da bir şeylerin kaoslaştıramadığı anlarda üstünde taşıdığın belirli değerlerin var. Ama bir pazar günü; geçmişten çıkıp gelmiş, beklentiyle kapında dikilen, affını istediği belliyse de özür dilemeyecek olan ve sırf tanıdık hissettirdiği için 'öylesine' yüzüne bakmaya karar verdiğin hayaletlerine ters bu değerler. Ya da bir gece sırf can sıkıntından kalkıp gittiğin pişmanlıklarına, ya da akşamüstü üzerindeki yorgunlukla etmiş bulunduğun ağır laflarına, çocukluğuna, toyluğuna, canı her şeyi isteyen ama hep bir adım geride bekleyen ironik kişiliğine ters bazı değerler. Yaratmakta olduğun paralel hayat akışları senden bağımsız ilerlediğinde ani bir öfke ve kırgınlık doluyor için mesela. Ani duygu değişimlerinden nasiplenmiş bir yetişkin olarak hala bunları kontrol altına alamamış olmak da ne demek? Masa başı sohbetlerinde kendini açıklar gibi olduğun anda karşıdakine daha çok odaklanmaya çalışman hala ürkekliğinden mi? İşte bazı anları kestiremiyor oluşun diye bir gerçek var burada. Burada, bu herkesin aslında yaşarken düşünmeyi bırakmak istediği küçük hayatlarında, ne kadar karar verirsen ver aklın hep veremediklerine kayar. Hep bir diğerinde, bir başkasında, seçmediğin o yolun nelerle çevrili olduğundadır gözün. Güvenli bir alan bulup kendini inşa etmeye başladığında sanki sonunda tamamen yapılanmış gibine gelir her şey. Bir sonraki fark edişe kadar. Bir sonraki rastgele ama etkili bir muhabbete, bir sonraki tanışmaya, bir sonraki aşka, aldanışa, güven isteğine... Bitmeyen süreçler adı altında oturmuş mutlu bir son yazmak için ölüyorsun. Ama nasıl bir istek- heves, heyecan- seni yaşadığın kısa süre boyunca biriktirdiğin en az on farklı hayattan hala daha da fazlasını istemeye iten o his. Mevsim yaz; gölgesinde saklanıyorsun ağaçların. Mevsim kış; kadife eldivenlerine düşen kardan bi'haber tenin. Birkaç adım sonrası koskoca evler, işler, insanlar ve sosyal boşlukta süzülecek içerikler. Birkaç adım öncede garip bir gün ve yine teşekkür etmeyi unutmuş insanlar. Yönetimi zehir etmiş bir devrim yanılgısı, fotoğraf albümleri dolu paslı tavan arası, birkaç plan geleceğe dair, bir orta sehpası, birkaç kadeh bir şeyler ve önce kelimelerinden azad ettiler sonra geçmişinden. Hafiflemiş olman gereken yerlerde üzerinde ağır aksesuarlarla dolanıyorsun. İroni de bir yere kadar. Nere ora? M.E
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|