Güneş hafif yağmurlu bir günde normalden daha turuncu batarmış. Gökyüzündeki bulutlar içini dökerken yeryüzüne,
güneş vedasını en göz alıcı renkte yapar ve damlalara anlaşıldıklarını hissettirmek istermiş. Herhangi bir salı günü olsa belki bu kadar dikkat çekmezmiş güneş de yağmurun yağışı da ama bu salı günü herhangi bir gün değilmiş. Önce yeşermiş çiçekler uzamış boyunlarını yukarı dikmişler sonra yavaşça doğrulmuş ve birbirlerine dönmüşler bir evin en üst katında bir yastığa kafa koymuş bir kadın saat 5, yemekten sonra, tüm gece uykusuzken, ve yine gece uyuyamayacağının farkında. Perdenin hafifçe esen rüzgarla sallanması gibi bir hismiş kadındaki. Hafifçe, dans eder gibi, bir ileri bir geri sanki yer değiştiriyor, ilerliyor ama tepesinden asılı olduğu yere aslında. Kadın kafasında bin farklı düşünce ile turuncu göğe bakarken başka bir apartman dairesinde zil çalmış. Aynı anda en az kadın kadar çok düşünen adam, kapıya doğru bambaşka planlarla yönelmiş. Zamanlama aynı ama hikayeler çok başkaymış. Gökyüzü aynı gökyüzü güneş aynı renkte aynı şehrin manzarası balkon parmaklıklarının ardında aynı şeyler ikisinin de aklında. Sırf ya boğulursam diye okyanusa yürümekten korkan adam- bir avuç havada işittiği sözlerin boğazında dizilmesiyle nefessiz kalan kadın. Çok dinlenen bir şarkı ortasında yanlış basılmış bir nota gibi kadın. Ölümü on şehre yayılan kadınların şanı on birinci şehre vardığında bile hala kalp ağrıtır zira ölmeden bir şehirde bir kişinin bile kalbine dokunmayı başaramamıştır aynı kadın. Adam bir inat peşinde istikrarına takık uyuyup uyanırken, kadın bir evin kurulamamasına üzülmüştür. Karşılıklı oturmuşlar adam kapıyı açtıktan sonra kadınla mutfak masasında. Bir rüya gördüm diye lafa girmiş sonra saatlerce gözlerine dalmıştır adamın kadın. Gün batmış belki çoktan, geceye vermiş yerini, sonra gözlerinden öpmüş adam kadını sevilmiş galiba kadın, sevilmiş ama hiç yeteri kadar değil her şey sevgiyle geçer, hep iyi olmasa da kötü zamanlarda bile sevilirim zannetmiş- saçmalık. Anlamıyorsun ama ölüm var.Biriyle ettiğin kahvaltının, güldüğün şakaların, paylaştığın sırların, karşıdan karşıya geçerken tuttuğun ellerinin, gülümsediğin anların, sevginin sonu var. Her şeyi hep kendine saklamak, belki üzülürsün diye hiç başlamamak, bazı şeyleri bir daha yaşamamak; her şeyi hep geç anlamak istiyorsun ama ölüm var. M.E Burdaki linke tıklayarak ses aynı metnin ses kaydını dinleyebilirsin.
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|