Neresinden baksam bana düşmüyor ellerimle biriktirdiğim anları vicdansızca yargılamak.
Soğuk kararların alınma hızı ile, sımsıcak olanların oyalanma meyli de karışık bir gerçek. Sade tüm gerçeklerin arasından kendime en karışık olanı seçip hayran hayran izliyorum tanıdık bir yüze dönüşmesini. Soğuk kararlarla beraber sanki daha da kışa dönmüş sokaklardan geri çekemiyorum adımlarımı. Neresinden baksam yine de elimle biriktirdiğim her anın yargısı, düşe düşe bir bana düşüyor. Beyazlardan siyahları ayırmayı unutur gibi makineye atıyorum tüm filmleri ve kaygıyı. Boş bir kare yanarken artarak acıyor, kanın zaten gitmekte zorlandığı donmuş, pembe parmak uçlarım. Kendimle aramdaki mesafeyi kaparken istemsizce sebebi olduğum diğer uzaklıklara yetmiyor nefesim. Biraz daha adil, biraz daha vefalı ve normalden daha samimi olmasına ihtiyacım var gecenin. Söylenmesi zor fakat gerekmiş şeylerin, sakince yolunu bulup kendini iyileştirmesini bekliyor içimdeki kız çocuğu. Elinde yıpranmış bir ayıcık ve kabusunda aniden beliren beyaz bir kuş tüyü, diz kapaklarındaki yarayı affeder gibi tam oradan öpmesini bekliyor güzel bir rüyanın. Kulaklarında unutamayacağı bir ninninin notaları ve gözlerinde umudun silinik silüeti. Şüphesiz, tüm gözleri üzerine çekebilen ne varsa hepsinin kaderi ve yolu bir noktada sallanıp yıkılmaktan geçiyor- Yolun ve kaderin kalanında sil baştan inşa edilen sağlam bir kale bulmak için direniyor ufak kız. Çünkü bir masal anlatınca iki küçük çocuk el ele verip, her zaman 'çıkıyor karanlıklar aydınlığa'. Parmaklarının, kendi canının son nefesini verdiği yerde titremeye başlaması da çocukluğundan. Heyecanla attığı adımlara keskin bir yük binince çöküp titremesi de bundan. Ayak parmaklarından kafa tasına kadar yükselen acıdan doğrulamayıp sırtını veriyor oyun arkadaşı ve kahramanına. Beyaz ışıklarla dolu, korkunç soğuk bir odanın en yalnız tarafında istemsiz bir uykuya dalarken sığındığı bir kahraman. Korkmamayı, direnmeyi, üzüntüyle baş ederken öte yandan yeniden doğmayı öğreniyor kız çocuğu. Birlikte aşılmış zorluklardan yeniden doğan çocuklar, sevildikçe daha güzel büyüyor onca keder sonunda. Zaman akmıyor, durmuyor, geriye dönmüyor ama korku dönüyor, keder hatırlanıyor, kırgınlık gösteriyor yüzünü. En çok da kendi çocukluğunun göz yaşlarında boğulduğunu görünce yasını tutmayı öğreniyor bir başka çocuğun. Düşme şansının verilmediği bi çocukluktan çıkıp da hata yapabilmenin özgürlüğünü öğreniyor ya daha, büyümeye attığı cılız bir adım gittikçe güçleniyor ve yeşeriyor o kahramanla. Bazı masalları tamamen anlatamıyor, anlayamıyor, içinde bile yer alamıyor ama durmadan yazıyor en başından. Sahip olabileceği milyonlarca şey arasında gerçek olan tek bir şeye çarpıyor gözleri. Karışıyor kokusu, nefesi ve kendinde yeni tanıyıp çok sevdiği tüm yönleri. Üstüne sinmiş en güzel kokulardan sıyrılmasına gerek yok. Kabusu rüya yapan bir kahramanla, kabustan terlerle uyanan titrek bir kız çocuğu birlikte söylüyor bir şarkıyı. Hayatına daimi karanlıklar üretmemesi gereken çocuklara da ışığa izin vermeyi öğretmek gerekiyor. Yelkovanla akrep arasındaki mesafeler peşi sıra azalır dururken, akrebin tek bir tokat darbesiyle sonraki günlere atlıyoruz. Zaman, geçti diye utancından bir ileri gidiyor bir geri. Ne kadar tutunursan tutun karamsarlığa, değişmiyor göğsündeki ben'lerin ismi. Kalabalık seyahatlerin ve yalnız atlatılmış gürültülü hüzünlerin altında ezilirken en güzel hissimizi kaybeder gibi oluyoruz. Kadının, kaburgalarıyla incittiği göğsüne ademin, incitti diye suçlandığı yere çaresizce bir öpücük konduruşundan başladı tüm insanlığın hikayesi. Fakat gözünün görmediğini, kulağının duymadığını, teninin hissetmediğini hatırlamayan insan nankör. Göğüs kafesinde can çekişen hislerin gerçekliğini kaybetmemek için yüzyıllar boyu en baştan varoluyor ve kaybediyor. Bir yıldız kaydı ve mantık, hiç işinin olmadığı bir konuda söz söyleme hakkını aldı, Ben henüz o filmi izlemedim. Bir masal bitmiyorsa, izlenmemiş filmler duruyorsa, soğuklar böyle aşılmadığında; sırf kadınla adama çok iş düştü diye bile affedilmesi gerek tüm günahların Tanrı katında. Goes well with anything Playlist'ine link: buradan Melis Erdogan
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|