Hikayeler başlıyor kendiliğinden. Bittikleri gibi; farklılaşıyorlar da ama hep yeniden başlıyorlar. Mesela sen ellerinle dünyaları küçültüyorsun. Ufacık kalıyor denizler, ufacık kare bir ekrana sığıyor tüm dünyan. Bir gün öncesiydi. Hani sahil kenarında sana açılmış bir şişe şarap gibi mazgal aralarında yok oldun. Bilemeyeceğin şeylere gebe kaldı o gece. Ve gün, doğurdu kendine yeni bir hikaye. Baktıysa uzun uzun baktı, sustuysa rahatsız edene kadar kenetlendi dudakları, gelemedi belki ama gitmiyordu da, içine çeke çeke içti sigarasını; derinine, ne kadar çekebiliyorsa o kadar, söz verdiyse tutmak zorunda değildi, ağızdan çıkan laflarla dünyalar kurar- dile getirmeye üşendikleri ile gerisin geri yıkabilirdi onları. Ne olmuş yani? Başladıysa bir hikaye çoktan, ortasını, sonunu görmek için balkon parmaklıklarından aşağı sarkılır mıydı hiç? Bu da böyle kalsın, bu da böyle kapı arkasında, eşik ötesinde, büyük bir tutku büyütsün böyle. Kursaklara takılmaya niyetsiz bir heves olsun mesela. Bir gün kalkıp gidecek, giderken yarın yine görüşürmüşüz gibi gülümseyip el sallayacak o güveni kucaklasın heves. Tek başına bir insanı sadece geçmişte bir anı olarak bıraksın hikaye. İnsan aslında çoktur, çoğalır, çoğaltır da hep tüketenlere denk gelmemiş olsun. Geri dönüşü mümkün olmayan bir şeyler başladığında, ne olursa olsun belirsizlik endişesi durmasın ekose eteğinin pilelerinde; ellerini kavuştur birbirine, kenetle, sanki kendini en çok sen ve sonsuza dek bir tek sen ve her şeye rağmen en çok sen, arada bir sendeleyip düşsen de, sanki kendini en özenli sen sevecekmişsin gibi. Biliyorum yine de yazılacaklar vardır. Silinecekler, yeniden düzenlenecekler vardır. Hikaye içinde hikayeler ve hayal kırıklıklarına uğrayan kahramanlarla hayalleri kırmış olanlar.. Yine mürekkep izlerinin işaret parmağından çıkmayacağı birkaç gün gelir, saklaman gerekmiş gibi bakarlar masanın üstüne öylesine koyduğun ellerine. İşte, kendi ellerine kenetlen sen onun yerine. Hem yaz hikayeleri hem de yazıl başka hikayeler içerisine. Kalkıp gitmeden bir sebep daha ara, bir sebep daha, bulamamak üzere. ve bulamadığında üzülme çünkü bazı dünyaları ne kadar küçültürsen küçült hala çok büyükler iki kişiye. ve bazıları ne kadar ufak kalırsa kalsın bir o kadar ferah. Bak hiç konuşmadan hikayeleri durdurup geri başlatabileceklerini zannediyor onlar. Öyle değil ise, sessizce kalk git kendi köşene. Eksik kalan dün yüzünden; bugünü kirleten seslere ve yarına musallat olmasından ölesiye korktuğun önceliklere katlanmak zorunda değilsin. Neresinden istiyorsan orasından silebilirsin, nereye istiyorsan da oraya çizersin özgürlüğünü. Senden önce sevilecek daha çok fazla şey vardı, Sıranı beklemedin, beklemeyeceksin. Neyin var neyin yok sırtlayıp, bir tanıdık duygu peşinde git. Ve sonsuza dek mutlu- M.E
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|