Bütün saçmalıkların aynı yerde toplanmasından yakındı hep.ya da yakındığı şeylerin gerçekten olabileceklerin en saçmaları olduğuna inandı, bilmiyorum.ama bildiğim bir şey, içerisinde ne kadar ironi ne kadar sansür ne kadar karşıtlık olursa olsun olaylar, hayatının gidişatını sadece değiştirmeyip aklının dinginliğini de tepe taklak etti.kaldığı evin tasvir edilecek maddesel bir çirkinliği olmasa da,havada irili ufaklı taneler halinde uçuşup duruyordu mutlu olma engelleri.sadece uzaktan görüldüğünde anlamsız gelen şeylerin hepsi, ne kadar uzak durursa dursun eskisi kadar önemsiz gelemedi bir türlü.bir süredir kendini kandırmakta olduğunun farkına vardı.gece yarıları varıyor bir şeylerin farkına,sabaha karşı eylemselleşmekten yine korkarak kaçınıyordu.zaman geçmiyor, geçmek istediği ve çırpındığı her an daha fazla batıyordu ellerine.camlar gibi.ve yarım kalmış insanların yarım kalmış gecelerine olan kurgulardan öteye geçememiş anılar, çok fazlalaşıyordu.büyüyüp duruyordu sanki bir şeyleri kaybederim düşünceleri.böyle gecelerine üzerine çıkıp oturdukça sabahların uzaklığını ölçebilmeyi öğrendi.kendisine sıcak gelen bazı omuzlara bir daha yaslanamama düşüncelerine karşın uykularından fedakarlık ediyordu.daha fazla o anları düşünmek, daha fazla yaşatmaktı o anları.ve anılar ölmez zaman geçmez, sadece öldürürüz istediğimiz zamanları.çünkü aslında her şey herkese basit gelebilir ama bazılarımız kendisinin yapar bazı basit'leri.ve bu, dünyada sahip olabileceğimiz en zor ama en güzel şeydir.bir şeye,bir kimseye ait olmak.yaşadığı eve bile ait olamayan biri için bir lüks, kitaba konu, şarkının sözleri veya kalemin gidişatı olsa da bile en güzel şeydir.
m.e
1 Comment
Nuri Yüksel
25/11/2014 09:29:20
...
Reply
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|