Sen oraya gittiğinde etrafına bile bakınmıyorsun.kim bilir kaç tane ağaç var üzerinde söylenememiş cümlelerin yazıldığı.kaç tane binanın yanı başından içerisindeki kocaman kavgalara değmeden geçip gidiyorsun.o kadar çok insan aslında üzgün olduğu halde ellerini kollarını sallayarak en soğuk ifadeleriyle yürüyor ki.sen eve her dönüş yolunda ertesi güne dair planlar yaparsın ama ben ve benim gibiler senin geçtiğin yollardan geçme hayalini kurar o sıralarda.senin adımlarının artık tanıdıklaştığı sokaklarda yürüyememek nasıl can acıtır bir yerlerde hic bilmezsin.hic düşünmezsin bir nefes alışının ne kadar ağır olabileceğini ve başkasını nasıl nefessiz bırakabileceğini.
Bazen en kötü boyanmış tabloya aşık bulursun kendini ama genellikle aklında hiç kimse en iyisini yapamaz düşüncesi gezinir.yani senin her gördüğün düş, her gördüğün sergi, her gördüğün insan birer taklitçi ve aslını asla geçemez, asla yeni ve bembeyaz bir şey yaratamaz.oysa Pera'daki sergiye gittiğin güne denk gelen o tarihte bazı insanlar pek de duyulmamış boyalarda kendi hislerini arayarak bakınıyordu. Senin için bu kadar kalabalıkta hiçkimsenin anlayışlı olamamış olması insanlığın en büyük ayıbı oluvermiş hayatına aldığın herkesin yaşattıklarından sonra.ve bazı insanlar da senin gibi yaralılara denk gelerek ödün verip en güzel parçalarını kirletiyorlar.ne aslında sadece tek bir kişi başlattı dünyadaki kötülüğü ne de o adam devam ettiriyor.hepimiz her gün bir şeyleri karalayıp bir şeylerden vazgeçerek hatta kendimize değer bile vermeyerek yapıyoruz bu döngüsel kötülüğü. Artık bir şeyler daha kolay, artık bir şeyleri de bulmak eskisi gibi kolay değil evet, ve kesinlikle bunu hepimiz biliyoruz.benim için artık en sevdiğim anların ne kadar küçük ve anlatsam ne kadar zamanından çalmayacak şeyler olduğunu birine anlatmak artık zor.birine güvenmek artık o kadar zor ki.senin için de zor olan yürümek.sen her sabah istediği yerlere giden ama gitmesi gereken her yerden kaçan birisi olduğun için ben kimseye güvenmiyorum belki de.belki de ben kimseye güvenmediğim için sen yürümekten vazgeçiyorsun her sabah yine ve yeniden. Bir ağacın bütün dalları kendi içine dönmüş ve o kadar uzamış ki tüm şehrin üzerinde gibisin sen bugün.sanki bir sebepten etrafındaki bütün söğütlere küsmüşsün.sadece su alsa köklerin, yaşarsın sanıyorsun ama yalnızsan için bile içine kapanır.ben de şehrin en gürültülü caddesine yeni yapılan inşaat gibiyim.kim bilir belki bir gün en mutlu dakikalarına şahit olurum insanların belki de en kötülerine.ama asla dokunamam sana.ve yalnızlıktan da ölmem ama içime çektiğime de şahit olamazsın dallarımı.sen öyle soğuk öyle yaşlı duruyorsun ki suratından okunur bıkmışlığın.benim suratımı her yıl iki kez boyadıkları için artık ben bile bilmez hale gelirim ne hissettiğimi.ve biz birbirimizden o kadar farklı oluruz ki tam bu an.tam olarak senin kendini değiştirip başkalarına el uzatacağın dakikada benim duvarlarımı yıkmaya başlar şehir sakinleri.yaşlanmamış, çökmemiş, içime kapanmamışımdır ama artık eskisi kadar sevilmiyorumdur.hala çok seviyorumdur sankın yanlış anlama beni.ben hala insanları çok sevebiliyorumdur onlar 6.katımı alaşağı ederken.sanki annemi seviyormuş gibi karşılık beklemeden, sanki yeniden göreceğime çok eminmişim gibi gidişine ağladığım abime duyduğum sevgi bu, ya da babamın en çok sızlayan yerine iyileşsin diye bırakıp durduğum inançsızın duaları gibi.sen öyle büyük ve öyle küçüksün ki aslında.o yüzden anlamlandıramazsın bu sevgimin nedenini.sana saçma gelir.Ali'ye saçma, Ahmet'e saçma.sana kanıtlayacağımı hiç sanmıyorum ama bir gün anladığın vakit, o vakit başka insanlara açılabildiğin vakit olacak ve tam o an ben yerle bir olacağım. Ne kadar ağzın yandıysa o kadar acı gelecek bu gerçekler ama eminim aklından geçecek bunların hepsi.bir anlamı olmayacak kesinlikle o kadar değerli şeyler değil bahsettiklerim ama durduk yere yürüyüşe çıktığında aklından geçireceksin.hepimiz bir yerlerde bir şeyler yapıyor olacağız.bazılarımız kendine yeni umutlar edinmiş olacak bazılarımız sonunda etrafına duvar örenlere el uzatmaktan vazgeçip tutacak el bulmuş olacak bazılarımız belki de daha dibe girecek ama seninle aynı zamanda hissedeceğiz hepimiz o burukluğu.benim ortalama bir insandan daha sık ve daha şiddetli hissedip bir türlü kimseyle paylaşamadığım buruklukları teker teker ellerimden alacak herkes ve aynı anda birbirimizi ilk kez anlayabileceğiz.böylelikle birbirine geç kalmış herkes bir dakikalık da olsa birbirinin olacak. Sonra herkes yine kendi bencilliğinde. M.e
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|