Doyumsuzluk ve doyumsuzluğun açtığı derin yaralar var.doyumsuzluk bence geçen gün en yakın arkadaşımın anlattığım şeyi dinlememiş olması.bence doyumsuzluk içime atıp durduklarımı söylemek istediğimde insanların duymak istemeyeceği birileriyle ilgili olabileceğini düşünmemi sağlayan şey.ayrıca kesinlikle bir ülkedeki en saçma şehir doyumsuzluk.çarpık kentleşmiş, gecekondulara doyamamış,geceleri tekin olmayı beceremeyen,mahalle abilerinden her türlü sapkınlığı bekleyebileceğiniz ve asla içindeki insanları değiştiremeyeceğiniz.doyumsuzluk sabah başka biri akşam başka biri mantığıyla bir şeyleri umut eden insan.doyumsuzluk aile içinde sürekli oturup hakkında ölçülü davrandığımız ama başka insanlar söz konusu olunca nasılsa hayatımızda önemi yok diyip gözardı edebildiğimiz şeyler.bunu daha önce fark edemedik ama doyumsuz insanları gözleme zahmetine girerseniz, sürekli yakınıp durduğunuz yalnızlığınızın sebebini de bulursunuz.ne ben ne de sokaklar şehrin en iğrenç alışkanlıklarını yadırgayabilir veya görmezden gelebilir.ne ben ne de sürekli aklıma giren insanlar en güzel anları en çirkinleriyle değiştirebilir.ve bu burda,arada kalmış kocaman çukurun adı kendini bilmek değil kendine yetememektir en sonunda.annem babamla ettiğim kavgalarda hep en kızgın olsam ve barışmayı istemesem de her defasında barışıp eskisinden daha iyi hale gelebildim ve burada dikiliyor işte diğer insan ilişkileri de.zorunda olduğun için o eve girmeyişinde, zorunlu olduğun için anneni sevmeyişinde,zorunlu olduğun için sürekli baştan başlamayışında.istediğin için yaptığın her şeyi alışkanlık diye niteleyerek başka insanların hayatına girip öte yandan da bir gün çıkarlarsa diye çıkış kapısı yapabiliyor olabilmenin adı doymamak.birilerinin,hayatımızın parçası olmasına izin vermek yerine birilerinin hayatımızda olmasıyla öyle çok kafayı bozmuşuz ki, gittiklerinde onları suçlayıp geri kalan tüm insanlığa küsüyoruz.aslında her şeye ortam hazırlayan kendimizken.bir insana alışmak demek, o insanı kabullenmek ve kendisi olarak hayatınızda oturmasına, yani bir parçanız olmasına izin vermeniz demek.modern çağın görüşü ; tüm evliliklerin aşkı öldürmesi, alışkanlıkların duygu sanılması ya da iki insanın birbirini aynı anda sevemeyeceği gibi basma kalıp yargılar bunları okuyan herkesin aklını karıştırmış.insan bomboştur ve her gördüğünden biraz doldurmaya çalışır.içine alabileceği onca şey vardır ve bunu kendisi bile bilmez ama aldığı her yeni şey ileride başına gelecekleri şekillendirir.
Yani hicbir seyin bana hissettirdiği ile sana hissettirdiği aynı olmayacak.o genellemelere sığınmak saçmalık.Ne korkup atmadığımız adımların cidden bizim için en iyisi olduğuna inandırabiliriz kendimizi,ne de alışkanlıkların hepsi sanrılara mahkum.herkesin bahanesi bu tecrübe denen şey. bahaneler çok korkunç şeyler. M.E
1 Comment
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|