Anlayamıyorum, kızamıyorum, gidemiyorum, duramıyorum olduğum yerde.Aklımı bir yerde bırakmışım, yeni fark ediyorum.Dönüp dönüp duruyorum etrafımda.Gölgemin üçe ayrıldığı yerde, peşimden gelen birileri var gibi hissediyorum.Oysa yok kimse ve ben de bilmiyorum nereye gittiğimi.Bilmiyorum.Neyin iyi gidip neyin kötüye gittiğini.
Kalabilir mi, kaldığı yerde durabilir mi hep, kaçar mı yoksa bir seçenek mi gitmemek? Bir arada kalmak için sarfettiğim çabaya bakarak parçalarıma ayrıldığımı söyleyebilirim. Sesim çok çıkmıyor, boğuluyorum.Her yeni karşılaşma bir yeni savaş, bir yıkım; kazanmıyor iki taraf da. Ellerimizin paramparçalığını birbirimize bulaştırırken ve kötü bir şey yapıyoruz sanıp da dünyanın en iyi şeyini yapabilmişken, Üzüntülerin, sıkıntıların, mecbur sandığımız sonların kalmaya olan hevesleri bizim onlardan kaçmalarımızdan daha mı fazla? Üstelik şöyle diyordu yazan kişi bir yerde, “Herkesin yatacak yeri var ama kimsenin kaçacak bir yeri yok." Kaçacağım yeri çok iyi biliyorum. Olup bitenler Bu sessizlikte Bana çarpıp çarpıp geri dönüyor.'Tut' diyorum.Ellerini kalbime duvar yap ve çarpmasına izin verme hiçbir şeyin. Ellerinde yumrukluyorsun kalbimi.'Tamam' diyorum, kırdığın yerden yapıştır şimdi. Şu şehirde bir çocuk sana çok benzedi diye, annem en sevdiği anısını saçların gibi dağınık betimledi diye, vücudumu gezen morluklar tıbbi bir tanım bulamadı diye, ne gün beni kırsan saksıda çiçek boyun büktü diye, sana anlatamadığım ne çok şey varmış, beni dinlemediğin ne çok gece, şimdi gittiğim yollarla orantılı sessizliğimin herkese değil sana ait yanından, şu avuçlarına bir kere bak, hiç mi iz bulamadın benden, bir kere bak, ben onları sevdim, lütfen iyi bak, öldüm, bak, meğer kimseye gücüm yokmuş içi boş duvar gibi yıkıldım, meğer zaten duruyormuşum konuşunca fark ettim, bir şehirde bir çocuk sana benziyor diye kaybetmeyeceğim aklımı fikrimi çünkü gerek yok o şehirlerde sensizliğe. Madem bir omuzda anlaşılmanın verdiği huzura yaslanmak yok, o zaman başıma dik durmasını emredeceğim. Elimde bir iğne bir iplikle gezerken bana ağzımı değil söküldüğüm yerleri dikmeyi öğret, gitme. M.E "Bu duyguya başka bir ad bulmak gerek; “içine taşınması” gibi bir şey insanın.Kendini sonunda evde gibi hissetmesi."
3 Comments
Years of silence without any hope
Reply
Melis Erdogan
18/7/2017 16:54:36
Thurisaz
Reply
Bir de sunu eklemeyi unutmusum
Reply
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|