Sol serçe parmağı üzerinde bir yara ve parmakları masanın üstünde hafif titrek
bir kadehe yansıyan boş bordo bakışlar ve tüm galaksiyi andıran başarısızlık dolu sonsuz geçmiş Hatalardan ders çıkarma adı altında geleceğine unutamayacağın pişmanlıklar yeşertiyor Birbiri ile daha güçlü atmış iki kalbin birbirinden mahrum kaldığında nasıl acıyacağına dair söylentiler var artık hızla atılmış adımların ardından yavaşça tutulan yaslar bile çok nadir Her şeye hemen başlayıp hepsini anında bitirebilmeye mi evrildi insanlık? Çok geç kaldım. Kaburgalarında gece 3 rüzgarlarının gezindiği, nefes alırken canı yanıyor diye sessizce kendini öldürmeye çalışan, kendi eliyle diğer eline sıkı sıkı sarılmış korkan, nostalji timsali kapı eşiklerinden bir kez içeri atılmış adımları aklından çıkaramayan, yokuş yukarı çabaladığı için başladığı noktaya dönmek zorunda bırakıldığında tüm dünyadan daha büyük bir öfke hissetmiş, ara sokaklarda içilmiş Herbert Tareyton izmaritlerinin üstünden geçen yıllarla zehirlenmiş, gecenin kafatasını yırtar gibi gözyaşları armağan ettiği, kendimden dönemeyecek kadar çok ben'leşmiş bir kadınım. Bir gece sadece benim üzerimde olan bir bulutun yağmur damlaları, sürekli aramıza girip duran ve nefret ettiğim o ağır sessizliği falakaya yatırdı. Maksadını aşan bu kavgalar küstahça yitirmek için çırpındığım bu benliğe artık çözüm yok, artık sorun yok, artık sonun geldi der gibi çarpıp duruyor. Ama bir şeylerden kopamadığımdan içimde yanan şeyleri soğutmanın yolunu bulabilirim. Sevgim ölü bir dua, dudaklarım eski bir Nicolas Feuillatte, iradem acımasız bir tanrı nihayetinde. Ne farkeder ellerimi bu kez gökyüzüne değil de kendime açsam? Daha fazla ne kaybedebilirim bir kez olsun kendime inanırsam? Ben geç kaldım. Zamanında orada olduğum her buluşma öncesinde gardımı indirdiğim için tüm depremler sonrası enkazlarında en çok kendimi aradım. Hala ayaklarınızın yere değemediği bar taburelerinde otururken çocukluğunuza bir özlem duyuyorsanız, tamamen değil ama ucundan kıyısından hissedersiniz ne dediğimi. Ben içimdeki çocukla büyütmek istediğim sevgilerimi hep sonunda tek başıma olduğum gerçeği ile yüzleşmekten artık o kadar kolay bırakamam avuçlarınıza. Ama bir kere daha eserse o içime dolarken aklımı kaçırtan özlem, yere düştüğüm kaldırım kenarından ellerime sarılıp beni kaldıracak gibi olduğunda yüzümü çevirmem. Sadece bu kez benim de, bir kez de benim, ben artık peşinden gidemeyecek kadar korkmuş bir kız çocuğuyum- ben kendime geç kaldım adını bilmediğim şairler düşüncelerime yastık yorgan oluyor, çok sevilmesi gereken adamlar hep erkenden gidiyor. Her şeyi yazabilmek isterdim ancak insanlar yanlışlıkla beni anlar diye ödüm kopuyor. iki ıslak merhaba ile kalbimi emanet etmeye hazır olduğum anlardayım. Geç kaldım birine dair en çirkin şeyleri bile böylesi büyük bir hevesle bekleyecek halimin kalmadığını zannederken,üzerine gelişi güzel geçirdiği o gülümsemeye çarptığım an'ı çok sevdim. Oturduğum yerde kanarken en çok da hiçbir zaman uğruna büyük yeminlerin verilmediği bir kadın olmaktan, hiçbir zaman iki yanağımı boyayan görünmez gözyaşlarımın silineceği kadar sevilmeyecek olmaktan, en çok da benden gidilmenin en fazla iki saniyelik bir acıya sebep olmasından nefret ediyorum. ’ ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. kimsenin onları çözecek kadar tırnakları yok. ’ Sesimden dinlemek için. M.E
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|