O kadar kargaşa arasında iki saniye de olsa vakit bulup kendini dinlemeye mecbur gibi hissetmek.
Çünkü her zamankinden daha yüksek sesle konuşuyor için. İçindekileri duydukça dışarıdan saklanmaya daha fazla sebep. Hangi merdiven altında birikti atılan adımların basamaklardan aşındırdığı tozlar? Hangi apartman boşluğunda kaybolan çocukluklara özlem duyamayacak kadar acımasız yetişkin olmak? Ağırlaşan havada kirpiklerine inip yerleşen birkaç umut tanesi. Sırf yanaklarından aşağı süzülmesin diye gözyaşlarından sakınmak. O kadar yükseklerde yer arıyor ki herkes. En çok bir insanın gözünden düşünce yara alacaklarından bi'haber. Renkli tüm bu kargaşalar. Mavi bir minder kafanın altına koyup uyuduğun. Kahverengi bir battaniye titreye titreye sarılırken çekindiğin. Yeşil bir içki ellerinde dururken her yudumda çok daha fazlasını içine attığın. Lacivert bir gökyüzü içinden taşan ne varsa nefes aldıkça daha çok artan. Tek derdim bu'ymuş gibi sanki, ağırdan almakla hiç tanışmamış olanlara beş yüz sayfalık kitaplar okutmaya çalışıyorum. Yağmur yağacak kadar gri bir geceden ve birkaç kişilik kalp kırıcı bir muhabbet masasından kalkmadan oturduğum yerde yığılıveriyorum kendi içime. Kırılıyor, dökülüyor ve hiç ses etmeden gülümsüyorum kalan son gücümle. O gece yorgunluktan hiç uyuyamadım. Anlatma isteği ile yanıp tutuşurken tek kelime bile paylaşamadım. Parmaklarım dudaklarımdan daha değerli - kelimelerime değer vermeyi öğrenemeyecekler mi?Kimse kolay olacağından bahsetmedi ki. Zor olan her şeyi de birlikte göğüsleyemez miyiz? İki çocuk öylece gelip oturduğumuz kapının eşiğine kendi başıma zor sığıyorum bugün. insan zaman geçtikçe halledemiyor mu ne? M.E
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|