Şimdi ben ve benden oldukça farklı olanlar toplandık, bunları tartışıyoruz.
Bunlardan kastım ben'im.Ben ve benim gözle görülemez versiyonlarımın ağırlığı. Yazarken başkası oluyorsun, yazarken kendin oluyorsun, normalde hep neşelisin, yazılarında hep üzgünsün, saklanıyorsun, kendini anlatıyorsun. Yorucu haliyle tüm konuşmaları dinlemek.Açıklama yapmak üzere kurulmuş bir sofra ve sofradaki herkes kulak kesilmiş,haklı çıkmayı bekliyor. Ama ben hepsi, ben hiçbiri. Her yerde ve sadece kendi evimdeyim.En sevdiğim şarkı playlistimde yok benim.En sevdiğim elbisemi 1 kere giydim.Çok güzel cümlelerim var mutlu olduğum anlarda kurduğum,özellikle sakladığım herkesten ve o anları kendime özel bıraktığım. Hem öyle çağlayan bir kırgınlık var ki içimde ama böyle,nasıl anlatsam-sanki 20 sene önceki kararından pişmanlık duyan 53ünde bir kadınım. Kadife elbisemin rengi azıcık solmuş,eski fotoğraflardaki kadar canlı durmuyor tenimde.Ama zaten tenim de canlı durmuyor artık. Oysa 20yaşındayım. Hem de öylesine büyüyüp giden bir sevinç.Her sabah,saatlerin herhangi bir yerinde,otobüslerin son duraklarında,derslerin tam ortasında,insanların merhaba' larında,bazılarının susuşunda,bazen iyi ki'ler de bazen tüh 'lerde,orda,burda,hemen her yerde bulabildiğim uçsuz bucaksız bir sevinç.Sanki daha dün iki çocuk sahibi olmuş ve terfi etmiş bir adamım.En sevdiğim takım elbisemi gardrobuma itina ile yerleştirirken öte yandan yarınki pikniğe kimleri davet edeceğimizi düşünüyorum. ve huzur,ve korku,ve telaş,ve heyecan. İnsan tek bir şey olabilir mi? Herkesle tanışmadım ama tanıştıklarımdan hiçbiri 'bir' insan değildi. Şartlar bu olunca,o sıcak sofra başında,neden tek bir insanmışım gibi çözülmek istendiğimi anlayamadım. E anlatmayacağım da. Çünkü gerek yok.Bazıları biliyor.Bazıları parça parça anlıyor.Bazıları hiç anlamayacak. Neresinden tutarsan tut,her yanından bırakabilirsin hayatı.Ben de öyle yapıyorum işte.Bıraktıklarımı görüp,tutunduklarıma dair iz bulamayınca şaşırıyor insanlar haliyle.Suratlarındaki karmaşa benim için en değerli şey oluyor. En güzeli de bu. Karmaşa içinde kendilerine yanıt ararken bir şeyleri zannedip duruyorlar. Sanmak. Herkes bir şey sanıyor. Herkes,seni de bir şey sanıyor. Kim olduğunu biliyor musun? Yoksa bilmene gerek yok mu senin de? Yani neticede,hiçbir şeyden emin olamayacağımız bir yerde duruyoruz ve sonsuz şansımız var, olabileceğimiz her şey olabilmek adına. Ama bunlar başka hikayeler,bunlar benim. Gözlerimiz dökülüyor geceleri,gecelere çiziyoruz aklımızdaki sahnelerin hepsini.Yaşayamıyoruz,yaşatmak için harcadığımız çabalar hayallerimizden kesiyor borçları.Ellerimizi açıyoruz.Tutabilmek için değil başka elleri,sadece dokunmak için.Dokunup gidebilmek.Biz artık böyle insanlar olduk.Biz artık böyle üşengeç.Sevgiye geç,nefes almaya geç,vapurların son seferlerine geç kaldık.Yağmurları toplar da öyle gideriz gideceğimiz yerlerden.Fırsat bulursak,başka gökyüzlerine ekmek üzere.Ama iki tane olmayan tek şey gökyüzü ve üzerine yansıyor tüm yaşadıklarımız ve bazı yüzlerin yansımaları kalbimizi acıtıyor.Bulamıyoruz birbirimizi,birkaç zaman sonra-artık aramıyoruz da. Sen misin-gel-hikayen hep bıraktığın gibi. Melis.
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
Melis Erdoğan
Bu blogta yer alan her yazı, içerikte aksi belirtilmedikçe (alıntı vb.) blog yazarına aittir. dontfinishanyht©Copyright Tüm Yazılar
February 2024
|